5:43 pm - Barış Alper Yılmaz kimdir
5:32 pm - Alvaro Morata Kimdir
5:23 pm - Lucas Torreira Kimdir
12:43 pm - Borsada Son Durum Nedir
12:35 pm - Dolarda Son Durum Nedir
12:29 pm - Altında Son Durum Nedir
4:56 pm - Aslı Hünel Kimdir
4:49 pm - Esra Ezmeci Kimdir
4:44 pm - Kadir Ezildi kimdir
10:46 am - Survivor Çılgın Dilşah Kurt kimdir
Dolar, küresel finans piyasalarının temel referans para birimi olma özelliğini yıllardır koruyor. 2025 yılına girerken, Amerikan Doları’nın (USD) dünya genelindeki seyri hem uluslararası yatırımcılar hem de Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için kritik öneme sahip. Özellikle enflasyon, faiz politikaları ve jeopolitik gelişmeler dolar kurunu şekillendirmeye devam ederken, Türkiye özelinde dolar/TL kuru da ekonomik gündemin en hassas başlıklarından biri olmayı sürdürüyor.
2024 yılının ikinci yarısından itibaren, ABD Merkez Bankası (Fed) faiz artışlarını durdurmuş ve 2025 başı itibarıyla faiz indirimine yönelik sinyaller vermeye başlamıştır. Bu değişim, doların küresel piyasalardaki gücünü bir miktar zayıflatmıştır. Dolar endeksi (DXY), 100 seviyesinin altına doğru gerilerken, Euro, Japon Yeni ve bazı gelişmekte olan ülke para birimleri dolara karşı hafif değer kazanmıştır.
Ayrıca ABD’de büyüme hızının yavaşlaması ve iş gücü piyasasında soğuma belirtileri, yatırımcıların daha temkinli davranmasına neden olmuş; bu da doların risk iştahının yüksek olduğu dönemlerdeki cazibesini azaltmıştır.
2025 yılı itibarıyla Türkiye’de dolar/TL kuru 32-35 bandında seyretmektedir. 2023 seçimlerinden sonra göreve gelen ekonomi yönetimi, rasyonel para politikasına dönüş sinyali vermiş ve Merkez Bankası politika faizlerini kademeli olarak artırmıştır. Bu süreç, kısa vadeli bir istikrar algısı yaratmış olsa da, enflasyonun kalıcı şekilde düşürülememesi ve döviz rezervlerinin sınırlı kalması, dolar kurunda baskıyı artıran başlıca faktörler olarak öne çıkıyor.
Özellikle cari açık, dış borç ödemeleri ve enerji ithalatı gibi yapısal sorunlar, dövize olan ihtiyacın sürmesine neden oluyor. Bu da kur üzerindeki yukarı yönlü baskıyı canlı tutuyor. Aynı zamanda, yatırımcı güveni tam olarak sağlanamadığı için kur üzerindeki ani dalgalanmalara karşı kırılganlık devam ediyor.
Bir başka dikkat çekici unsur, resmi kur ile serbest piyasa kuru arasındaki zaman zaman oluşan makas. Özellikle fiziki dolar talebinin arttığı dönemlerde, Kapalıçarşı’daki dolar fiyatı ile bankalar arası kur arasındaki fark, bireysel yatırımcıların tercihlerine yön veriyor. Bu durum, kayıt dışı döviz hareketlerinin artmasına da zemin hazırlayabiliyor.
Merkez Bankası’nın zaman zaman dolaylı müdahalelerle kuru baskılamaya çalıştığı gözlemleniyor. Swap işlemleri, döviz satışları ve rezerv yönetimi gibi araçlar kısa vadede etkili olsa da, bu adımların uzun vadeli sürdürülebilirliği tartışmalı. 2025 başı itibarıyla net rezervlerin henüz istenen seviyelere ulaşmadığı, dolayısıyla Merkez Bankası’nın manevra alanının sınırlı olduğu ifade ediliyor.
Kur riski yönetimi, hem bireysel hem kurumsal yatırımcılar için önemli olmaya devam ediyor.
Dövizle borçlanma veya döviz üzerinden tasarruf gibi kararlar alınırken orta-uzun vadeli ekonomik eğilimler dikkate alınmalı.
Kur korumalı mevduat (KKM) gibi enstrümanlara olan ilginin azalmasıyla birlikte, klasik döviz hesapları yeniden popülerlik kazanıyor.
Siyaset ve merkez bankası kararları, dolar kurunu yakından etkilediği için, ekonomik veri takibi kadar politik gelişmelerin izlenmesi de büyük önem taşıyor.
2025 yılı itibarıyla dolar, küresel düzeyde göreli bir zayıflama yaşarken, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ise hâlâ güçlü ve etkili bir konumda bulunuyor. Dolar/TL kuru, hem iç politikalar hem de dış gelişmelerden yüksek oranda etkilenmeye devam ediyor. Bu nedenle yatırımcılar için dikkatli, bilinçli ve çeşitlendirilmiş stratejiler geliştirmek her zamankinden daha önemli hale gelmiş durumda.